kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Nisan 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Ahmet Türk: Cumhuriyet kuruluş felsefesine uygun olarak demokratikleşmeli

Yeni Haber
DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine uygun olarak demokratikleşmesi gerektiğini söylerken, birinci dönem TBMM'nin "katılımcı, kapsayıcı ve ademi merkeziyetçi bir demokratik zihniyeti" temsil ettiğini ifade etti. Türkiye'nin ilk Anayasasının da 1921 yılında kabul edildiğini hatırlatan Türk, "Bu Anayasa'nın yerel özerklik ve çoğulculuk ilkeleri, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde demokratik, ademi merkeziyetçi, sosyal ve laik bir hukuk devleti kurulduğunu gösteriyordu" dedi.

Ahmet Türk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Meclis Genel Kurulu'nda konuştu. Büyük Millet Meclisi'nin 1918 Ekim'inden başlayıp 1920 Nisan'ına kadar yapılan onlarca kongrenin sonucunda ortaya çıktığını belirten Türk, "Dönemin dünya sistemi ve koşulları ile karşılaştırıldığında, müthiş bir demokrasinin doğuşuna işaret ediyordu. Öyle ki, sırasıyla en küçük yerel birimlerden başlayarak yöreselleşen, oradan bölgeselleşen ve en sonunda uluslaşan bir kongreler sürecinin sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu" dedi.

Birinci dönem TBMM'nin "katılımcı, kapsayıcı ve ademi merkeziyetçi bir demokratik zihniyeti" temsil ettiğini ifade eden Türk, Türkiye'nin ilk Anayasasının da 1921 yılında kabul edildiğini hatırlattı. Türk, "Bu Anayasa'nın yerel özerklik ve çoğulculuk ilkeleri, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde demokratik, ademi merkeziyetçi, sosyal ve laik bir hukuk devleti kurulduğunu gösteriyordu" dedi.

"Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" sözünün Aydınlanma Çağı'nın en büyük filozoflarından biri olan Jean Jacques Rousseau'nun "Toplumsal Sözleşme" kuramının ana temasını oluşturduğuna dikkat çeken Türk, birinci dönem TBMM'nin ve 1921 Anayasası'nın "özgürlükçü ve demokratik felsefe" özüne uygun bir şekilde uygulanmaya ve kurumsallaştırmaya çalışıldığını söyledi. Türk şöyle devam etti:

"Ne var ki, 1924 Anayasası ve Takriri Sükün ile birlikte, Meclis'in iradesine rağmen başlayan anti-demokratik ve otoriter döneminde, farklı kimliklerin inkarı ve asimilasyonu, eleştiriler düşünceler ve örgütlenmelerin tasfiye edilmesi ve inançlara yönelik baskıcı tutumu ile bu felsefeden adım adım uzaklaşılmıştır. Milletin iradesine yapılan bu ilk müdahale, tarihçilerimizin gün geçtikçe daha somut belgelere ve yorumlarla ortaya koydukları gibi, Meclisimize ve Cumhuriyetimize karşı yapılan büyük bir komplodur. Hakikaten bu dönem, bütün bilinmeyen ve karanlıkta kalan yönleriyle, 23'ncü Dönem Meclisimiz tarafından açığa çıkarılmayı ve aydınlatmayı beklemektedir."

Ahmet Türk, Mustafa Kemal Atatürk'ün, 20'nci yüzyılın bilimselliğine ve siyaset felsefesine bağlı kalarak, demokratik bir halk devrimine öncülük ettiğinin altını çizerken, Atatürk'ün öngördüğü düşüncelerin "bin bir türlü" siyaset oyunlarıyla, ittihatçı ve statükocu kesimler tarafından engellendiğini öne sürdü. Türk, "Takdir edersiniz ki, kimliklerin, kültürlerin, inançların ve düşüncelerin özgür olduğu demokratik bir Meclis ve Cumhuriyetten, yasakçı-inkarcı-tasfiyeci bir otoriter Cumhuriyete geçişin daha farklı bir izahatı olamaz" diye konuştu.



DEMOKRATİK UYGARLIK ÇAĞI


DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, konuşmasında askeri darbeler ve DEP'in kapatılma sürecini de hatırlattı. Türk, şunları söyledi:

"İçinde yaşadığımız çağ, insanlığın zengin deneyimlerinden süzülegelmiş demokratik bir uygarlık çağıdır. Artık dünya Robespirerre'lerin Danton'ları giyotine götürdüğü ve ardından kendilerindin de aynı akıbete uğradığı, hoyrat idealizm dünyası değildir. Çünkü, halka rağmen olsa da halk için perspektifi, otoriter ve totaliter rejimleri doğurmuştur. Artık dünya iletişim, diyalog ve uzlaşı zemininde ortaya çıkan demokratik akıl ile ilerleme ve gelişmenin sağlanabileceği sonucuna varmış olgun bir dünyadır.

TBMM'nin 88'nci açılış yıldönümü vesilesiyle, ulusal egemenliğin demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir düzen içinde tesis edilmesi, 23. Dönem Meclisimizin önünde duran en öncelikli etik ve vicdani görevidir. Bu görevi, 23. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi icra etmek durumundadır. Birinci Dönem TBMM'nin mayasında bulunan demokratik özü, yeniden canlandırıp demokratik ulusal gelişimimize ivme kazandırmak zorundayız.

Jakoben, merkeziyetçi ve otoriter zihniyet ile TBMM'nin kuruluş felsefesinin birbiriyle uzaktan yakından alakası olamaz. Bu zihniyetin hiçbir şekilde iler tutar yanı kalmamıştır. En güçlü uygarlıklar en güçlü demokrasilerle doğarlar. Meclisi güçlü olmayan devletlerin yürütme ve yargı erkleri de güçlü olmaz. Farklılıkların zenginlik olarak algılanmadığı bir Meclis, ülkemize fayda değil zarar getirir. Bu bağlamda, genç Meclisimizin ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine uygun olarak, demokratikleşmesi, ilk adım olarak sevil bir Anayasanın yapılması, kaçınılmaz bir zorunluluk ve asli bir görev olarak, bu çatı altında bulunan bütün meslektaşlarımın öncelikli görevi olduğunu gurubum adına sizinle paylaşmak istiyorum."